11 Eylül 2011 Pazar

BANA ANNENİ BABANI SÖYLE SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM...



Uzun süredir izlemek istediğim ve ertelediğim bir filmdi Flipped ve bu akşam sonunda izlemeye karar verip bu kararımı uyguladım...
Filmin afişleri ilk günden itibaren bende farklı bir izlenim uyandırmıştı , yakın iki arkadaşlık bulacağımı zannetmiştim fakat anladığınız üzere umduğum gibi çıkmadı...Tabiki bu olumsuz birşey değil çünkü fazlası vardı...

Aynı sokağın içinde karşılıklı evlerde oturan sınıf arkadaşı iki ortaokul öğrencisinin geçmişte ilk karşılaşmalarıyla başlıyor ve her ikisinin gözünden de diğerine olan duygularını anlatıyor...
Sonrasında gelişenler bana hep bir çocuğun karakterinin şekillenmesinde  ailenin ne büyük önem taşıdığını hatırlattı durdu ...
Kendimize ve  karşımızdakine acımasızlığımız ,  yufka yürekliliğimiz ;anlayışımız ,katı tutumlarımız ; korkumuz yada cesaretimiz nasıl bir aile içinde yetiştiğimizle doğru orantılı gidiyor...Önümüzü aslında bir nevi ailemiz açıyor...
İfade ettikleri sebebiyle her ebeveynin izlemesi ve izlettirmesi gereken bir yapım olduğunu düşünüyor ön fikir vermesi açısından fragmanını paylaşıyorum... 

 

Şimdiden iyi seyirler 


KÜÇÜK MUCİZELER DÜKKANI

Yeni aldığım biz dizi kitabın içinde ilk okuduğum Debbie Mcomber'ın Martı yayınevinden çıkan "Küçük Mucizeler Dükkanı" adlı kitabıydı ve 2009 yılında okduğum Kate Jacobs'ın "Örgü Kulübü" (The Friday Night Knitting Club) adlı kitabıyla konu olarak çok benzeşiyordu. Hem Kate Jacobs'ın hem de Debbie Mcomber'ın ülkelerinde örgü ile ilgili yayınlanmış birçok kitabı var fakat ülkemizde sadece bir kitapları yayınlanmış.
Küçük Mucizeler Dükkanı yazarın gerçek hayatından kesitler taşımakta aslında, yazar bunu ilk sayfada teşekkür kısmında vurgulamış.
Kitabı okudukça örgü örmek istedim. Yazarın örmenin nasıl bir huzur verdiğini anlattığı her sahnede anlatılanları eminim benim gibi bu hobiye tutku derecesinde bağlı olan herkes çok iyi anlayabilir.

Hayatın içinden, farklı çevrelerden farklı sorunlar yaşayan alakasız dört kadın ve üçünün tek ortak noktası örgü örmeyi bilmemeleriyken, Blossom Sokağında açılan "Bir Yumak Mutluluk" adlı dükkanda örmenin dördünün ortak noktası olmasını anlatıyor.
Herkesin örgü örmek için bir sebebi vardır. Bilmeyenlerin bile öğrenmek için içten içe heveslenmeleri genlerimize işlemiş bir durum mudur? Kadın doğası, üretkenlik,varedebilme bu tutkunun sebebi mi yoksa sonucu mu ?

Yazar başkahramanımız Lydia Hoffman'ın sebebini kitapta şöyle aktarmış " Örgü örmeyi seviyorum.Örgü örmek kelimelerle tam olarak tarif edemeyeceğim bir huzur veriyor bana.İpliği örgü şişinin etrafından geçirmek, ilmek atmak; insanda bir amaç, başarı ve gelişme hissi yaratıyor.İnsan bütün dünyası parçalara ayrılırken bir düzen arıyor.Ben de o düzeni örgüde buldum."
Okudukça beni kendine çeken bu satırlar kendi tutkumun sebeplerini düşünmeme sebep oldu ve satırların devamında yazanların kendi hissettiklerimi birebir yansıttığını düşündüm."Yarınların neler getireceğini bilmiyordum ama elimde bir çift şiş, kucağımda bir yumak iplik olunca karşılaştığım her zorluğun üstesinden gelebileceğime inanıyordum."
İşte ben de örgü örmeyi bu sebepten seviyordum...
Ya siz neden seviyorsunuz düşündünüz mü ?