20 Mart 2012 Salı

KABUĞUNDAN ÇIKAMAMAK

Tüm okul hayatımız boyunca bize tüm sosyal bilimler derslerinde öğrettikleri şeyler vardı, hatırlayın ...İnsan düşünen (zeka sahibi)  ve sosyal bir canlıdır ve onu olduğu şey yapan çevresidir diye..Son zamanlarda doğruluğundan emin olduğum bu doktrinin farklı insanlarda nasıl hayat bulduğuna sıkça şahit olmaya başladım...

Bir insan düşünün çok okumamış ama çok  zeki; her şeyi güya  çok bilen ama özünde sadece fikir sahibi; yaşı küçük ama çok şey yaşamış; ona bakarsanız çok saf ama tüm sulu dereleri susuz bırakacak potansiyele sahip; aba altından sopa gösterip,masa altından çimdik atıp tırnak gösterince mağruru ve maduru oynayan cinsinden...(iki dakika önce herkesin içinde aynı karından çıkmışsınız kadar samimi ama eleşirilince yalnız kaldığınızda içinden çamur akangillerden)

Dar bir çevrede büyümüş, onu  görgüye ve doğallık zannettiği sahteliğini atabileceği  üst katmana,taşıyabilen bir kimsesi olmamış...Mahallenin para görmüş paçozlarında kendini bulmuş...Onlarla arkadaşlık etmiş...Sosyalleşmek zannettiği şey mahallelinin dedikodusundan, çöpçatanlıktan ve iki dakikada bir bardakta koparılan fırtınalardan öteye geçmemiş...Şu sana bunu dedi demiş biri diğeri o da  sinirlenmiş...telefonlar edilmiş kıyametler koparılmış...cep telefonu görüşmeleriyle olay çözümlenmiş, sonra da dünyayı kurtarmış ciddiyetiyle bu devasa olayın üzerine yorumlar yapılmış..Haftaya laf söyleyele kahvaltı etmeye gidilmiş...Kısacası önemsenmeye muhtaç olay insanıymış...

Kendini çok önemsermiş bu kişi,herkesle dost arkadaşmış ama o kadar yapaymış ki arkasından ne iyi biri diyip konuşanını hiç görmemiş sadece haline tavrına şaşıranını  muzipçe dalga geçenini görmüşsünüz...Çok kişiyle tanışıp çok arkadaş sahibi olmayı çok sevilmek zannedermiş...kankasıymış herkes onun...Ama bu kankalarla dostluk ters düşene kadarmış...Arkalarından işi bitince söylenmedik laf bırakmazmış...

Aslında okurmuş bu kişi hemde ona bakarsan Yale falan dengindeymiş ama sadece kendi biliyor, başkası okula gitmiyormuş gibi okul hakkında yalanlar söylermiş...Yalanları farkedilmiyor zannedip yürüdüğü yolda gidermiş...Sınavları varmış kişinin mesela ama dünyada bir tek onun okulunda yapılan ilginç sınav uygulamaları varmış...

Ufff aslına bakarsanız bu kişi var ya tahammülü zor basitlikte asla değiştiremeyeceğiniz, özünde kirli biriymiş...Siz her gün bu kişiyi görür aynı ortamda yaşarmışsınız...Yüzü başka biriymiş nefret ettiğiniz kişinin kendi  başka biri ,adı Pelinmiş...Üniversitenin korkulu kabusu oda arkadaşınız şimdiki hayatınızda başka biri kılığında hayat bulmuş gibiymiş...
Sonra ter içinde uyanmışsınız...Bu bir rüyaymışşş...Sevdiğinize sarılmışsınız...Annenize babanıza çevrenize dua etmişsiniz iyi ki sizinleyim diye...Arkadaşlarınıza dua etmişsiniz iyiki az ama özsünüz diye...

Sonra rabbinize kendiniz için teşekkür etmişsiniz, sizi bu kadar kirli bir ruhla yaratmadığı için...Bu insanın yaptıklarını görüp  sabrınıza mukayet olabildiğiniz için ... Sonra bu Pelin gitmiş rüyanızdan...Hayatınızdan seneler önce defolup gittiği gibi...Derin bir oh çekip sevdiğinizin elini elinizde hissetmişsiniz...

2 yorum:

  1. önce iş arkadaşın sanıdım.
    sona hayal dedim.
    sona a gerçekmiş.
    sona iyi ki yok olmuş hayatından.
    ama unutmamışsın bak.
    :)

    YanıtlaSil
  2. Rüyam hatırlattı sağolsun...1999 yılından ama özünde unutmadım çünkü yazının başında da dediğim gibi , çok bunlardan ...Hem nasıl unutulur ki...Yürek daraltıcı insanlar...Onların varlık şekilleri de bu? bir de övüneni var bu cinsin bu arada...Bak ruhuna işlemişim unutmamış beni diye (bak senin de aklına gelmiş söylemişsin üstelik)...Ağlanacak haline gülmek iyi örnek ki o zaman bunların bu zavallılığına...

    YanıtlaSil